1950’li yılların sonuna doğru Fransız sinemasında bazı isimler, klasikleşmiş sinematografik tabuları yıkmak adına La nouvelle vague-Fransız Yeni Dalga Akımı- başlattılar. Hollywood sinemasına karşı bir başkaldırışı temsil eden bu akım, sinemanın doğal, duru, isyankar, sokak diline vurgu yapar; sinema yönetmeni, bir yazar gibi kendi dili ile değerlendirilmeli diyen bu isimlerden biri olan Jean Luc Godard, bu akımı temsilen ilk filmi olan A Bout De Souffle ‘ı kameraya 1960 yılında almış. Filmin senaryosu ise bir başka yeni dalga öncülerinden François Truffaut tarafından yazılmış.
Film hikayesini, iki ana karakter üzerinden anlatır izleyiciye; Michel ve Patricia’nın Paris’te buluşması ve İtalya’ya gidebilmek için göze aldıkları tehlikeleri, izleyiciyi sıkmadan, doğal bir akıcılıkta verir. Diyaloglar olabildiğince uzundur ve yönetmen bunun istenerek, oyuncuya bırakıldığını belirtir. Godard, filmin diyaloglarını çekimden bir gece önce yazdığını ve genellikle diyaloglarda oyuncunun unuttuğu bir kısım olduğunda; çekimi kesmeden, doğal diyaloglarla devam ettiğini, bunun da sinemaya bir gerçeklik kazandırdığını belirtir, açıklamalarında.